La Fontaine, 1650’lerin ortalarından sonra soylularla tanışmak, onlara şiirlerini beğendirmek için çabaladı. Ancak şiirleriyle başarılı bir görünüm çizemedi. Bazı soyluların saraylarında yaşamını sürdürürken halk edebiyatına yöneldi. O döneme dek yazıya dökülmemiş, halk arasında sözlü olarak anlatılan masalları derledi. İlk masal kitabı 1668 yılında yayınlandı. Masalların yanında şiirler, oyunlar ve öyküler de yazdı. En ilgi çekici kitabı Kontes, bir öykü kitabıydı. Bu öykülerde bencilliği, duygusallığı, sevgiyi ele aldı, yorumladı. Gerçek dünya ile düş dünyasını karşılaştırdı. La Fontaine’in masal derlemelerinden sonra birçok yazar, halk edebiyatı incelemelerine başladı, bu alanda yayınlanan eserler artmaya başladı. La Fontaine’in şiirlerinde ve masallarında insancıllık (hümanizm) açık olarak yer aldı. Şiirlerinin ise 19. Yüzyıl’ın Saf Şiir, Simgesel Şiir ‘Sembolist Şiir, anlayışına yol gösterdiği öne sürüldü. Yazar, ölene dek ömrünün yaklaşık son otuz yılını soylulara sığınarak, onların konaklarında geçirdi. Soyluların hoşlanacağı türde yazmaya çalıştı.