Osmanlı medeniyetinin en önemli miraslarının başında klasik şiirimiz gelir. Asırlarca varlığını artan bir ivmeyle sürdüren şiir pek çok şairin gönül pınarlarından divanlara akıp dururken aşkı, sevgiyi, dostluğu, ölümü, ayrılığı, hikmeti, tefekkürü terennüm etmiştir. Mazmun ve ifade kalıpları sınırlı bir vadide özgün söz söylemek, el değmemiş hayaller bulmak veya bulunanları yeni bir tarzda söylemek gibi zorlu şartlarda ortaya çıkan bu sanat türü, dünyaya sunabileceğimiz en önemli iftihar vesilelerimizden biridir.
Klasik şiirimizde ilim vardır, irfan vardır, hikmet ve tefekkür vardır. Sözün bir mücevher gibi işlenip güzelleştirilmesi vardır. Okunduğunda insanı sarıp sarmalayan bir sıcaklık, bir halavet vardır. Kimi zaman gönüllere zemzem gibi akıveren bir yumuşaklık, bir tatlılık; kimi zaman gök gürlemesini andıran öfke patlamaları, ıstırap haykırışları, başkaldırı naraları vardır.
Bu kitapta yazıya dökülenler kadim şiirimizin gül bahçelerinden derlenen beyitler ve mısraların yankıları, ürpertileri, çağrışım ve ilhamlarıdır. Bu mütevazı çalışma, okuyucusunda küçük bir heyecana yol açarak ölümsüz sanat mirasımıza dair bir merak uyandırıp raflardan birkaç divanın indirilip okunmasına vesile olursa amacına ulaşmış olacaktır.