Epeyce bir süredir İslam toplumlarında birçok şey yolunda gitmiyor. Geçmiş dönemlere ait çözümler ise günün soru(n)larına, insanların ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Önerilen kimi palyatif yaklaşım ve tedavilerle, hazır reçeteler yaşanan problemleri çözmeye yetmiyor. Hemen her alanda karşılaştığımız yanlış uygulamalar tahammül sınırlarını aşmış ve karamsarlığı artırmış durumda. Kimi olumlu gelişmeler yaşansa bile dağınıklık, yoksulluk, yolsuzluk, sinmişlik, yenilmişlik duygusu, ufuksuzluk, hukuksuzluk, fikrî tıkanıklık ve çürüme, eşitsizlik, iç savaşlar, mezhebi ve etnik kavgalar, fiilî savaşlar, mağlubiyetler, müstebit yönetimler ve zulümler, halklarına düşman kukla idareciler, eğitimsizlik, bilimsel ve teknolojik gerilik, hayattan kopukluk ve uyuşukluk hali, sekülerleşme gibi olumsuzluklar Müslüman dünyanın hak etmediği görüntüler olarak karşımıza çıkıyor. Tarihsel fırsatların ve yeni arayışların ortaya çıktığı, hayatın yeniden inşa edildiği böyle bir dinamik süreçte duyarlılık ve nitelik sahibi birey ve yapıların, bu yanlışların ve umutsuzluğun izalesi için inisiyatif alması gerekiyor. İslam’ın insana ve yaşama dair diriltici ideallerinin hayat bulması için fikrî ve fiilî adımlara öncülük yapmak ve etkin girişimlerde bulunmak bir zorunluluk olarak görünüyor. Bu bağlamda yenilenmek, bir macera arayışı, bir inhiraf yahut çözülme değildir. Dünyadaki değişim ve dönüşümlerin baş döndürücü hızda gerçekleşmesi, seneler alabilecek gelişmelerin haftalar içinde yaşanması Müslüman fertlerin ve İslami yapıların kendilerini, alışkanlıklarını ve içinde bulundukları koşulları gözden geçirmelerini; yenilenmeyi sağlayacak bir muhasebe sürecine girmemelerini zorunlu kılıyor. Devam eden hayatın gerisinde kalmamak ve mevcut duruma yabancılaşmamak için çağın ruhunu anlayacak entelektüel okuma biçimleri geliştirme, fırsatların farkına varma, dünle bugünü birleştiren dinamik davranış modelleri üretme ve