Vergi devleti, vergi otoritesinin iradi, takdiri ve ihtiyari kararlar alarak vergileme yetkisini keyfî olarak kullanması ve bunun neticesinde ağır, haksız ve adaletsiz vergiler koymak suretiyle sömürüsü yapmasıdır.
Çoğunluk iktidarını ele geçirip parlamentodan yasalar çıkarmak vergileme yetkisine asla meşruiyet kazandırmaz. Anayasada yer alan *kanunîlik ilkesi* tek başına vergileme yetkisinin kötüye kullanılmasının garantisi olamaz. Hele ki yürütme organının keyfî karar ve talimatlarla, kararnamelerle, torba yasalarla vs. vergisel düzenlemeler yapması asla kabul edilemez. Sözümona milletin iradesi ile temsil yetkisini alan hükümetler ve parlamentolar her istediği konu üzerine vergi koyamazlar; vergi oranlarını istedikleri anda indirip, yükseltemezler; kendi keyfî iradelerine göre mali aflar getiremezler; vergi kanunlarını geriye doğru yürütemezler; belirli kişi ve gruplara vergi ayrıcalıkları ya da imtiyazları sunarak vergi ayrımcılığı yapamazlar.
Modern çoğunlukçu demokrasilerin hastalıklarını teşhis etmek kolay, ama tedavisi bir o kadar zordur. Vasatlık hukukunu uygulayan keyfî vergi devletinin vergi zulmü ve vergi sömürüsü belki bir gün Modern Sisifos’ların uyanmasını sağlar ve belki bir gün Modern Magna Carta Libertatum yeniden yazılmış ve ilan edilmiş olur. Gün gelir, *temsilsiz vergileme olmaz* ilkesi *sınırsız ve keyfi vergi olmaz* sloganına dönüşür ve gerçek anlamda bir anayasal hukuk devleti ve anayasal vergi devleti tesis edilmiş olur.