Tükendi
Stok AlarmıTarihin ilk çağlarından bugüne değin en başat arzusu hayatta kalmak olan insanoğlu, kendi hayatını korumak için her şeyi yapma özgürlüğüne sahip olduğuna inanmış ve bu inançla hareket etmiştir. Bu davranış ve düşünce sistemine rastladığımız en tipik mecralar ise savaşlar olmuştur. Savaşlar tarihine baktığımızda, dünyayı kana bulayan neredeyse tüm çatışmaların "erk"ekler tarafından çıkarıldığı görülmektedir. Ancak hemen hemen tüm savaşların asıl mağdurlarını, sivil gruplar içinde kadınlar ve çocuklar oluşturmaktadır.
Silahlı çatışmalarda kadınlara yönelik şiddet eylemleri uzunca bir süre savaş doğasından kaynaklanan olağan bir sonuç olarak görülmüş ve bu nedenle failleri yargılanmamıştır. Uluslararası hukukun bu soruna cevap vermesi ancak 19. Yüzyıl`da mümkün olmuştur. Günümüzde, dünyanın her köşesinde devam eden çatışmalarda kadına yönelik şiddet eylemleri-bir savaş taktiği olarak-kullanılmaya devam etmektedir.
Bu çalışma, özellikle neden kadınlar savaşın asli kurbanları oluyor sorusuna odaklanmış , uluslararası hukuk tarafından kadınlara sağlanan korumalar ve bu korumaların efektifliği ele alınmıştır. Savaşsız bir dünya özlüyoruz evet ama biliyoruz ki böyle bir dünya ütopya denecek kadar uzağımızda. İnsanların sadece doğal nedenlerle yaşayıp öleceği bir dünya dileğiyle...