“Târihten Türk çıkarılınca, târih diye bir şey kalmaz” gerçeğini Avrupa’lılar dile getirmiştir.
Türkler, bilinen en eski çağlardan beri târihte geniş yer tutmuşlar, zayıfı kollamışlar, zâlimlere karşı savaşmışlar, Yeryüzünde hakkın, adâletin hâkim olması için uğraşmışlardır. Yüzlerce yıl İslâmı temsîl etmişler, “Türk” kelimesi, “Müslüman” kelimesi yerine kullanılmıştır. Bir Avrupa’lı, Osmanlı sınırları dışında bile Müslüman olunca, onun için “Türk oldu” denilmiştir. Türk târihinin doruğu, Osmanlı’nın Yükseliş çağıdır: Avrupa için zifirî karanlık Ortaçağ’da, insanları serflikten kurtarıp onlara insanca yaşamayı öğreten Osmanlı olmuştur. Osmanlı’nın; Avrupa’nın Dünyaya açılarak şekillenmesinde, dolayısıyle, günümüz uygarlığının teşekkülünde, göz ardı edilemeyecek etkisi olmuştur.
Hiçbir milletin târihi, Türk târihi kadar zengin ve şerefli değildir, ve hiçbir milletin târihi, Türk târihi kadar çarpıtılmamış ve kendi milletine bu çarpıtılmış târih benimsetilmemiştir.
Hiçbir millet, diğer milletlerin kalbinde, rûhunda, Türk kadar derin, köklü iz bırakmamıştır; hiçbir milletin, diğer milletlerin rûhunda Türk milletininki kadar ağırlığı, ehemmiyeti yoktur.