Tükendi
Stok AlarmıSayın Berktaş, bu tez araştırmasında Köy Enstitüleri öğretmenlerinin ve buralarda yetişen öğretmenlerin anı kitaplarını incelemiş, bazılarıyla yüz yüze görüşmüş, bunların çevrelerinde oluşturdukları olumlu etkileri gerçek olaylarla anlatmıştır.
Tahsin Yücel (Çifteler Köy Enstitüsü ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü Mezunu)
Türkiye`nin *Köy Enstitüleri* deneyiminin çok yazılması, okunması, konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Böylesine eşsiz bir deneyim mümkün olduğu kadar çok kişi tarafından bilinmeli. Kendisi de öğretmen olan Kerim Koray Berktaş’ın kitabı bu amaca hizmet eden önemli bir emeğin ürünü. Mutlaka okunmalı.
Prof. Dr. Ester Biton Ruben
Köy Enstitüleri’nin kamusal tartışma ve sivil toplum için bir ilham kaynağı olmaya devam etmeleri, Türkiye toplumsal belleğinde korudukları canlılığı ortaya koymaktadır. Genç bir Cumhuriyet’in ihtiyaç duyduğu toplumsal tabanın inşasında öncü bir rol oynayacak bireylerin yetiştirilmesine yönelik bir girişim olarak Köy Enstitüleri, sosyal bilimlerin çeşitli disiplinlerinden araştırmacılar tarafından yeni bakış açılarıyla ele alınmaya değer bir olgu teşkil etmektedirler. Köy Enstitüleri’nin siyasî, ideolojik veya kültürel ön kabullerin ötesinde çeşitli boyutlarıyla incelenmesi, ilgili tarihî bağlam dâhilinde mahiyet ve işlevlerinin doğru anlaşılması kadar, günümüzde yurttaşlık, eğitim ve ekoloji alanlarındaki girişimleri besleyebilecek bir fikir kaynağı olarak değerlendirilebilmeleri açısından da önem arz etmektedir. Kerim Koray Berktaş’ın çalışmasının bu çabaya katkı sağlamasını temenni ederim.
Kerem Bilgin
1940’lı yıllar Türkiye’sinin yaşadığı kültürel dönüşümün en önemli kurumları arasında yer alan *Köy Enstitüleri* üzerine yazılan bu eseri farklı kılan husus, belgesel ağırlıklı kaynaklardan beslenen monografilerle kıyaslandığında daha canlı bir anlatımın tercih edilmesidir. Köy Enstitüleri deneyimine tanıklık etmiş şahısların yaşanmışlıkları ve anlatımlarından yola çıkılarak hazırlanan bu eser, Köy Enstitüleri literatürüne sağlayacağı katkının yanında, 1940’lı yılların sosyo-kültürel dünyasına da yeni bir pencere açmaktadır.
Doç. Dr. Resul Babaoğlu