İslam Tarihi’nin ilk dönemlerine ilişkin pek çok kitap kaleme almış olan Prof. Dr. Adnan Demircan, ilk defa tarih ilmi ve onun hem kaydedicisi hem de değerlendiricisi olan tarihçi ile ilgili bir eser yayınladı. Tarih ve Tarihçi adıyla yayınlanan eser bir anlamda Tarih İlmi, Tarih Usulü ve Tarihçi üzerine teorik bir değerlendirme yapıyor.
Bilindiği gibi insanın en çok merak ettiği şey geçmişi ve geleceğidir. Geçmişini ve geleceğini merak etmek, insana özgü bir davranıştır. Gelecek hakkında bazı öngörülerde bulunabilmek için geçmişin bilinmesine ihtiyaç vardır. Zira geçmiş, insanın geleceğiyle birlikte yaşar. Çünkü insan, geçmiş ile gelecek arasında bir yerde hayatını sürdürmektedir.
Tarihçilerin, bilimsel ve ideolojik anlayışlarına göre birçok tarih tanımı yapmış oldukları bir vakıadır. Bununla birlikte tanımlar, çoğu zaman birbirini tamamlar nitelikte olup birçoğunda ortak izahların yanı sıra tarihin farklı yönlerine de işaretler vardır.
Tarih bilen insanlar, geçmiş hakkındaki bilgileri sayesinde toplumu ve toplumun değerlerini daha iyi anlayabilir ve yorumlayabilirler. Bu durum, insanlar arasında ortak değerlerin gelişmesine de katkı sağlar. Tarih bize, günümüzdeki hayatı, geçmiş hayatın bir uzantısı olarak yakından anlatır; hatta gelecek hakkında düşünmeyi de mümkün kılar. Bir başka ifadeyle söylemek gerekirse tarih, insana geçmişi öğrenme, bugünü anlama ve geleceği tahmin edebilmede yardımcı olur.
Tarihi anlatan ve tarih bilincinin inşa edilmesinde görev alan en önemli aktör tarihçidir. Çünkü onun hakikati anlatması yanında basit çıkarları için olayları tahrif etmesi de mümkündür. Neticede tarihçi de insandır ve hayata yaşadığı dönemin penceresinden bakar ve olaylara kendince yorumlar ilave edebilir.
Geçmişte meydana gelen bir olayın ele alınışı sırasında dikkat edilecek hususlara, tarih usulü kitaplarında yer verilmekle birlikte bu kitaplarda karşılaşılan sorunlarla ilgili pratik değerlendirmeler bulmak çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Tarih ve Tarihçi, bu ihtiyaçtan hareketle, hakikate ulaşma gayreti içinde çözümlemeler yapmak isteyen okuyucu ve araştırmacılara yol gösterici değerler taşıyan bir kılavuz kitap olarak önemli bir boşluğu doldurmaktadır.