“Sözlerin değil, cüretin ve utanmazlığın yokluğundan ve size duymaktan hoşlanacağınız türden şeyleri söylemeye isteksiz olduğumdan ötürü mahkum edildim – yani ağlayıp sızlamadım ve bana yakışmayan, ama dediğim gibi başkalarından duymaya alışık olduğunuz türden birçok başka şeyi yapıp söylemedim. Hayır, o sırada karşı karşıya olduğum tehlikeden ötürü aşağılık bir şey yapmamam gerektiğini düşündüm ve şimdi kendimi böyle savunmuş olmaktan ötürü pişman değilim. Kendimi o şekilde savunup yaşamaktansa, bu şekilde savunup ölmeyi tercih ederim.”
Batı felsefe tarihinin köşe taşlarından Sokrates`in düşünmeye ve sorgulamaya daveti, müesses nizamın huzurunu kaçırdı; kaçırmaya da devam ediyor. Bu kitap, sadece bir savunma değil, aynı zamanda adaletin ve sorgulayıcı düşüncenin manifestosudur. "Kendini bilme" felsefesinin esaslarını savunan Sokrates`in düşünceleri bizi derinliklere çeker ve gerçek özgürlüğün ne anlama geldiğini sorgulatır. Platon’un ustaca kaleme aldığı, Özgüç Orhan’ın klasik Yunancadan titizlikle çevirip notlandırdığı ve George Grote’un önsözünün yer aldığı bu eser, erdemli bir yaşamın imkânını da gözler önüne serer.