Kierkegaard, 1847’de yayınlanmış bu kitabında beşeri sevgiyi, beşeri hareket ve davranışları, hareket tarzlarımızı tahlil ediyor, yorumluyor ve önerilerde bulunuyor. Kierkegaard’un fikrince, beşeri sevgi Tanrı tarafından bahşedilmiş bir şey, ve kitapta bu ışık altında, Tanrıyı ve komşuyu sevme buyruğu üzerine bir dizi tahlil okura sunuluyor. Kierkegaard’a göre burada odak noktası, komşunun kim olduğu, bir insanın komşusuna (karşındaki, yanındaki veya bir özne olarak *öteki*), ve dolayısıyla, hareket tarzı itibarıyla sevgi sahibi denebilecek kişiye karşı nasıl doğru davranacağı; bu bağlamda karşılıklı sevgi, sevgiye karşılık koşulu, ve buna ayak direyebilecek birtakım olgu, bu başlık altında alışkanlık, itimatsızlık, bencillik, kıskançlık, gıpta, haset, kibir, kusur buluculuk ve eleştirellik de, insan yapısına has vasıflar olarak mercek altına yatırılıyor.
Bir insan topluluğunu bir arada tutan şey nedir? İnsanları birbirine bağlayan şey nedir? Kişiliği ne/neler oluşturur? Bunlar, Kierkegaard’un bu kitapta sorduğu, izah ve yanıt sunduğu ana sorular. Ve bu sorulara zaman içinde birçok farklı yanıt verile gelmiş. Ve bu sorular politika, terapi ve tedavi, eğitmenlik, danışmanlık, teoloji sahalarını geçmişte olduğu kadar bugün de meşgul eden merkezi sorular, dolayısıyla bu sorular çerçevesinde tahmin ve öneriler sunula gelmiş. Kitap bu açıdan güncelliğini korumaya devam ediyor. Yazılışından 173 yıl sonra bile dünya dillerine sürekli çevrilmekte olması da buna işaret ediyor.