Elinizde tuttuğunuz, asırlar boyunca farklı hayatların farklı maceraların yaşandığı bir İstanbul kitabı. Anıtlarla dolu Bizans İstanbul’unda hemen bütün seyyahların ilgisini çeken altın yelekli adam heykeli vardır. Dünyanın tüm servetinin dolup boşaldığı şehirdeki bu heykelin altında, *Bir sene bu şehirde kalırsan, sen de benim gibi altın bir yelek giyebilirsin* yazar.
Bu kısa cümle taşı toprağı altın İstanbul’un cazibesinin yüz yıllar öncesine kadar gittiğinin delidir. Bu şehirde doğan, bu şehirde var olan hemen herkesin macerası diğerlerinden farklı olmuş, bu şehirden hemen her geçen arkasında farklı izler farklı eserler bırakmıştır.
Bu kitapta asırlar boyunca bu şehirden gelip geçmiş, hala varlığını sürdürmeye çalışan, eserler bırakan, var olanları yaşatmaya çalışan farklı dinlerden ve dillerden onlarca insanın ve yapının hikayesini dinleyeceksiniz. Kimi zaman Bebek’ten Samatya’ya, Galata’dan Balat’a semt semt gezip yalıların, konakların, kiliselerin ve camilerin izini sürecek, kimi zaman fakir bir bezciyken Sultan İkinci Mahmud’un servetini yöneten Kazaz Artin’in yahut Rus İşgaline karşı İstanbul’u savunan Sultan Abdülhamid’in Mareşalı Deli Fuat Paşa’nın maceralı yaşamlarına şahit olacaksınız.