Bizans İmparatorluğu ile Türkler arasındaki ilişkilerin başlangıcı imparatorluğun kuruluş yıllarına kadar gitmektedir. MS IV. yüzyılın sonlarından itibaren Karadeniz`in kuzeyinden geçip Balkanlara inen Hun, Avar, Bulgar, Peçenek, Kuman ve Uz gibi çeşitli türk toplulukları imparatorluğun kuzeybatı sınırlarında uzun süre ciddi bir tehdit oluşturmuşlardı. Bununla birlikte Bizans İmparatorluğu Bu Türk kavimlerini savaş ya da diploması yoluyla kontrol altında tutmayı başarmıştır.Ancak bizans yönetimi imparatorluğun Anadoludaki topraklarını ele geçiren Selçuklu Türklerine karşı aynı başarıyı gösterememiş ve Bizans hakimiyeti tedricen son bulurken bölgenin yeni efendileri Türkler olmuştur. Değişiklik yalnızca siyasi yapıyla sınırlı kalmamış XI. yüzyılın ilk yarısından başlayarak iki yüzyıldan fazla bir süre zaman zaman artıp azalarak devam eden göçlerle bölgenin demografik yapısı da neredeyse tamamen değişmiştir. Bu göçler sonucunda İran ve Azerbaycan üzerinden Anadoluya gelen Türkler bölgenin en kalabalık unsuru haline gelmişlerdir.
Anadolu`daki topraklarının Türkler tarafından ele geçirilmesini hazmedemeyen Bizans hiç şüphesiz her fırsatta rakibinin bölge üzerindeki hakimiyetine son vermeyi istediğinden taraflar arasında çatışmalar hiç bir zaman eksik olmamıştır. Bu nedenle Selçuklu-Bizans ilişkilerinin tarihi genel olarak Anadoluyu kendilerine yurt etmek isteyen Türkler ile onları bölgeden çıkarmak isteyen Bizans İmparatorluğu arasındaki savaşlardan ibaret olarak düşünülmektedir. Türklerin başlangıçtaki sürekli saldırılarına ve Bizansın da kararlı fakat başarısız savunmasına odaklanan bu bakış açısı imparatorluğuna ait olan Anadolunun daha sonra tümüyle Türklerin eline geçtiği düşünülürse, haklı gibi görülebilir. Bununla birlikte aynı coğrafyayı paylaşmanın doğal bir sonucu olarak zaman içerisinde iki toplum arasında sosyal , kültürel ve ekonomik ilişkilerde gelişmiştir.