Klişelerle arası hiç iyi olmayan, hakikât nehrinin sularıyla beslenen tarihin derinliklerinde, Sultan Abdülhamid, zihnimizdeki şablonlara hapsedemeyeceğiz donanımlı ve çok önemli tarihi bir figürdür. Tahta geçtiği ilk günden, son nefesini verdiği güne kadar, Osmanlı’nın yorgun ruhunu sırtında taşıyan ve onun serencamına da tanıklık eden bir adam. Kısaca önce insan, sonra Sultan… Dünü anlamamız için, Sultan Hamid’i ve dönemini doğru okumamız çok önemli.
Hakan Akpınar uzun yıllar başarı ile sürdürdüğü gazetecilik mesleğinin esaslarına sadık kalarak, Sultan Abdülhamid’i ve devrini son derece objektif bir bakış açısı ile belge ve bilgilere dayanarak anlatıyor. Akpınar’ın *romancı* kimliği ile de ilgi duyduğu dönem, kitabın üslûbunu zenginleştirmekte. Birkaç farklı ciltte anlatılabilecek hareketli bu uzun zaman dilimini, Sultan Hamid’in tanıklığı ile özetleyen yazarın kalem izini gönül rahatlığı ile takip edebilirsiniz. İçerden ve dışardan pek çok gizli elin katkısı ile alevlenen ayaklanmaların, entrikaların, cinayetlerin ve sancılı sosyal değişimlerin yaşandığı dönemi bir macera romanı okur gibi bir solukta okuyacaksınız. Doğrudur, tarihi öğrenmeyenler, onu tekrar yaşamak zorunda kalıyorlar…