16. yüzyıldan 18. yüzyıl ortalarına kadar tarih sahnesinde kalan Safevî Devleti, Horasan’dan Balkanlar’a, Kafkaslardan Basra Körfezi’ne kadar geniş bir coğrafyada hüküm sürmüş, bugün dahi etkileri devam eden önemli bir tarihî figürdür. Tarih sahnesinde dinî bir tarikatın çekirdeğini oluşturduğu bu denli güçlü bir siyasî yapı; sıkça karşılaşılabilecek bir olgu olmadığı için İran, Türkiye, Avrupa, Amerika ve Japonya’da Safevîler üzerine dikkat çekici bir akademik ilgi söz konusudur. Akademik ilgiye karşın mistik, cezbedici çekirdek ile bunun tarihî yansımaları alanyazında birtakım problemleri de beraberinde getirmektedir. Tarihî Azerbaycan’ın ve günümüz İran’ının Safevîlerle olan halef-selef ilişkisi, Türkiye’nin Osmanlı mirasından ve/veya mezhep yapısından kaynaklı kadim ötekilik durumu ve son olarak Müslüman olmayan ülkelerde -özellikle Batı’da- İslâm’ın heterodoks yüzünün siyasî temsilcisi olma vasfı, alanyazındaki girift yapıyı ve ideolojik önyargıları beslemektedir.
Elinizdeki bu kitap, kronolojik bir siyasî tarih düzleminden ve ideolojik bakışların yönlendirmelerinden sıyrılarak oluşturulmuş, Safevî Devleti’nin, kendisinden önceki Türk devletleriyle (Karakoyunlular, Akkoyunlular vd.) olan etkileşimleri; idarî, ordu, etnik, kültürel ve ekonomik yapılar açısından nedensellik ilkesi doğrultusunda ele alınmıştır. Safevî devlet yapısının varoluşsal süreci, bir süreklilik halinde, Safevî Tarikatı’nın tarihî gelişimi dikkate alınarak analiz edilmiştir. Şah İsmail’den Tahmasb saltanatının ilk yarısına kadar olan dönem “I. Dönem” şeklinde adlandırılmış, Tahmasb’la başlayan Kızılbaşlık’tan Şia’ya doğru evrilen inançsal dönüşüme ve devlet yapısındaki değişime ayrıca odaklanılmıştır.