Tükendi
Stok AlarmıSelçuklu ve Anadolu Selçuklu Devleti döneminde devletin gidişatını kökten etkileyen birçok paradigmatik kırılmalar yaşanmıştır. Bu kırılmalar bazen hükümdarlar tarafından oluşturulduğu gibi bazen de önemli yöneticiler veya güçler tarafından meydana getirilmiştir. Paradigma kırılmalarına onları yönelten genel veya özel düşünceleri, idealleri ve hayalleri olmuştur. Örneğin, hanedana ismini veren Selçuk Bey, Cend şehrine geldiği zaman en yakın bölgeler olan Maveraünnehir ve Horasan’da İslamiyet hâkim din durumuna yükselmişti.
Bundan dolayı Selçukluların varlığını devam ettirmesi için Müslüman olması elzem hale gelmişti. Bu durumu Selçuk Bey’in şu sözleri gayet net biçimde göstermektedir: *Biz göç edip yerleştiğimiz bu ülkede hâkim din haline gelen İslamiyeti kabul etmek zorundayız, aksi halde bir devlet halinde gelişip büyüyemeyiz, önemsiz küçük bir kitle olarak yaşamaya mahkûm oluruz.*
Anadolu Selçuklularının kurucusu Süleymanşah için de buna benzer bir paradigma değişikliği elzem hale gelmiştir. Süleymanşah, çağının çok ilerisinde bir ferasetle Selçuklular için geleceğin batıda olduğunu kuzenlerinden daha erken görmüştür. Çağrı Bey kendisinden yaklaşık 60 sene önce Anadolu’ya gelmesine ve kardeşi Tuğrul Bey’e bu toprakların kendileri için yerleşime çok uygun olduğunu söylemesine rağmen, değişik nedenlerle yeniden doğuya yönelmiştir. Babasını ve dedesini doğudaki iktidar mücadeleleri sırasında kaybeden Süleymanşah, hanedanı için geleceğin batıda olduğunu küçük yaşlarında anlamıştır. Bundan dolayı başkentini 1075 yılında Anadolu’nun en batısındaki stratejik şehir İznik olarak seçmiş ve Anadolu’nun vatanlaşmasının yolunu açmıştır.
Kısacası Selçuklu ailesini paradigmatik değişime zorlayan çeşitli nedenler olmuştur. Elbette bu paradigmatik değişimler her zaman devletin lehinde olmamıştır. Ama gerçekleştikleri dönemin ana ruhunu göstermesi açısından önemlidirler.