Tükendi
Stok AlarmıEvrenin fiziksel algılanışı ve kavranışının bilim bakımından ilk geçerliliği iki boyutlu düzlemsel hareket üzerinden sağlanmaya çalışılmıştır. Gözlemlenen cisimsel her türlü hareketliliğin mekanik yorumlanışı neden-sonuç ikiliğinde bir sarma la dönüşmüştür. Aynı şekilde dünyanın gezegensel hareketliliğine ve evrendeki yerine dair erken dönem tespitler bu iki boyutlu düzlem üzerindeki hareketin akışına dair tespitlerdir. Ve temel yasa şudur: Aynı koşullarda aynı nedenler sağlandığında aynı sonuçları elde edebiliriz. Şimdi, şu durumda şu olaylar oluyorsa kaçınılmaz olarak öncekiler gibi aynı sonuçlarla karşılaşacağız. Bilim tarihi için uzun süre yer edinen mekanik açıklamalar hatta meteorolojik olayların açıklanması, evrenin ana maddesinin ne olduğuna ilişkin felsefeyi bilimlerin temeli yapan ilk felsefi yorumlar fiziksel dünya kavranışından pay almıştır.
Bu mekanik yaklaşım diğer birçok bilimi de etkilemiş ve doğanın bu mekanik kurgu içerisindeki işleyişinin önceden tespit edilebilineceğini ve böylece ona tahakküm edilebileceği şeklinde tasarımlara neden olmuştur.
Modern fizik çalışmalarıyla birlikte atom-altı parçacıkların hareket tarzlarının incelenmesi klasik fizik tespitlerini aşmıştır. Hareket artık tek boyutlu bir akışa sahip `gerçekliğini` yitirmiştir. Ve evrende referans kabul edilecek bir `merkez` her seferinde elimizden kaçmaktadır. Maddenin hem parçacık hem de dalga tarzında ve belki ileride keşfedilecek başka tarzlarda da hareket ettiğinin doğrulanması gerçeklik yargılarının patikasını saptıracaktır. Bu saptırmanın yarattığı kuşku durumu sosyal bilimler, kültür, dil, özgürlük, varlık vb birçok alanda yapılacak tartışmaları lineer/çizgisel/tek boyutlu olmaktan çıkaracaktır.