Daha önce Ölümle Yüzleşmek kitabını yayımladığımız Françoise Dastur bu metinde de aynı meseleyle, ölümle uğraşıyor. Düşünür bu kez ölüm mefhumunun yanına bir felsefe terimi olarak sonluluğu ekliyor ve geleneksel felsefe terminolojisine daha çok başvuruyor. Konuyu işlemeye yine kültür, mitoloji ve efsaneler üzerinden başlayan, bu bağlamda özellikle *yas ve yas ritüelleri* durağına uğrayan Dastur sırasıyla bir Ölüm Metafiziği, Ölüm Diyalektiği ve Ölüm Fenomenolojisi imkanlarını sorguluyor.
Ölümün muhtemel bir metafiziği bağlamında Aristoteles’e; diyalektiğinde elbette Hegel’e; fenomenolojisinde Husserl ve Heidegger’e odaklanıyor. Aristoteles’in kinesis ve metabole, Hegel’in Aufhebung ve moment, Heidegger’in Dasein ve Ölüme-doğru-varlık gibi kavramları düşünürün ölüm tefekküründe en çok atıf yaptığı kavramlar.
İnsan tekleri ölmek için her zaman yeterince yaşlıdır zaten, çünkü başlı başına doğum bir ölüm peşrevidir, üstelik kendi başına doğum olgusu bizleri ölebilme makamına tayin eder.