Türkiyeli ve Türkistanlı çağdaş Türkologların yapması gereken iş, Sovyet Türkolojisinin yarattığı bu suni boşluğun doldurulması olmalıdır. Bizler bu düstur mucibince, Eckmann’ın Son Dönem Çağatay Edebiyatı (1800-1920) olarak adlandırdığı bu dönemle ilgili eserleri bulmak ve Çağatayca ile çağdaş Türk lehçeleri arasındaki bu suni boşluğu doldurma gayretindeyiz. 2012 yılında yayımlanan Mûsânâme (Aşcı, 2012) ve Kırgızistan nüshasıyla genişletilen bu eser, beş yüz yıllık geçmişle günümüzü birbirine bağlayan dil özelliklerinin varlığını tespit ettiğimiz iki önemli çalışmadır.