Basılı eser kişisel hafızamızın, toplumsallaştırılmasıdır, yaşayan dile katkıdır. Etrafımızda uçuşan bilgiyi derler ve aklımıza kazandırır.

Ölçmek görmektir. Yapılmış olanı anlamak, yapılacak olanı tasarlamanın başlangıcıdır. Mükemmele yakın tekrarın tek anahtarıdır ve bu eserin konusudur.

İnsanlık tek bir birim varlık olarak binyıllardır bilgiyi derliyor ve kendine kazandırıyor. Bunu bazen yeni bir bilgiye ulaştığında yapıyor, bazen bilineni başka bir bilinen ile yeni bir bağlamda derliyor, sınıflandırıyor ve öğrenmenin yolunu kısaltıyor. İletişimin önünü açıyor. İnsanlığın alt birimlerinin entegrasyonunu kolaylaştırarak insan evreninin harmonisine katkıda bulunuyor.

İşte yalnızca bunlar bile böyle bir basılı eser oluşturma girişiminin ne kadar alkışlanası bir etkinlik olduğunu bize kanıtlıyor.

Basılı eser ortaya çıkarmak zannedildiği kadar kolay bir edim değildir. Cesaret gerektirir “Bak ben bunları öğrendim, bunları al bilgine ekle, sına, tartış, eleştir. Değerli ise atacağın bir sonraki adıma dayanak oluştur!” diyebilmektir. Sebat gerektirir. Yaşam tüm hızıyla geçerken zaman yaratmak, bir şeylerden vazgeçmek demektir. Neyi bilip neyi bilmediğini ayırt etmek; sende birikenin neresinin gerçek, ne kadarının zan olduğunu araştırmak, kendinle hesaplaşmak demektir. Anlatacaklarını akıllı bir sıra içinde sunmak için titizlik ve çalışkanlık gösterebilmek demektir.

İşte bu eser bu topraklarda yetişmiş bir bireyin kırk küsur yıllık hayatının otuz yıllık evresinde öğrendiği, sınadığı, uyguladığı bir kısım bilgisinin titizlik ve yoğun emekle bizimle paylaşma çabasının mütevazı bir sonucudur. Umuyorum ilgilileri bu saygın çabayı ve eseri hak ettiği yere taşıyacaktır.

Şükrü Erkan YARDIMCI