Tarihin Ana Hatları kitabının milattan sonrasını anlatan ikinci cildi, doğal olarak Hıristiyanlık ve Roma İmparatorluğu ile başlar. Hıristiyanlığın dünya tarihine ve imparatorlukların yönetilme tarzına etkileri ele alınır. Birkaç yüzyıl sonrasında ise Arabistan yarımadasından bir başka tektanrılı din doğacak ve halkların egemenliği konusunda dengeler değişecektir. Doğudan gelen başka dinsel unsurlar da dünya tarihini etkiler. Haçlı Seferleri sonrasında kültürler arası etkileşim yaşanacak ve çokuluslu imparatorluk yapıları etkin olacaktır. Cengiz Han ile birlikte Moğollar yükselişe geçmiş ve zaferler kazanmıştır. Ancak sonrasında kara yollarının imparatorlukları, egemenliği deniz yollarının yeni imparatorluklarına kaptırır. Karanlık çağdan çıkan Avrupa kıtası bilimin gelişmesi, Reform ve Rönesans hareketleriyle birlikte dünya egemenliğinde daha fazla pay sahibi olur. Yeni kıtaların keşfedilmesi ve baskı altına alınması büyük güçler arasında kartların yeniden dağıtılmasını beraberinde getirir. Özellikle Amerika kıtasındaki sömürge faaliyetleri sonrasında siyasi yönetim ve insan hakları alanlarında değişimler bunu izler. Bağımsızlık Savaşı ve Birleşik Devletler Anayasası nihayetinde geri kalan dünyanın kayıtsız kalamayacağı sonuçlar doğurmuştur. Bu devrimci fikirler Fransız Devrimi’ne de zemin hazırlar. Sonrasında işgücünden gelen haklar ve Endüstri Devrimi, dünyanın çehresini bir kez daha değiştirecektir. Ulusçuluk fikriyle diken üzerinde duran dünyayı 20. yüzyılda iki büyük dünya savaşı beklemektedir. Bilimkurgu alanındaki öykü kitaplarıyla tanınan H. G. Wells, bu tarih kitabında dünyanın gidişatı yönünde ipuçları vermiş ve genel bir çerçeve çizmiştir.