Mecmûʿü’t-Tevarîh, ismi ile müsemma olmuş bir eser. Tarihî vakaların toplanıp tertip edilmesi anlamına gelen eserin bünyesinde, sadece tarihî vakaları değil, efsane, destan, menkıbe ve mit gibi anlatıları da görmekteyiz. Bu bağlamda eser, yazılı kültürle sözlü kültürün, gerçekle muhayyelin iç içe geçirilmesiyle inşa edilmiş… Türk sûfî Seyfeddin Aksıkentî tarafından Farsça kaleme alınan eserde Hz. Muhammed’den başlamak üzere O’nun eşleri, çocukları ve on iki imamın soyağacı anlatılmış, ardından Hz. Nuhoğlu Yafes, Türkoğlu Oğuz Kağan ve diğer Türk boyları farklı bilgilerle yeniden hikaye edilmiştir. Cengiz Han’dan başlayarak dönemin büyük kahraman ve devlet adamlarının hayatlarını kronolojik yanılgılarla bize sunan Seyfeddin Aksıkentî, Kırgız destan kahramanı Manas’a da geniş sayfalar ayırmıştır. Beş yüz yıldır ruhu ve bedeni Tanrı dağlarında dolaşan Mecmûʿü’t-Tevarîh, bu çalışma ile Ağrı, Erciyes, Uludağ ve Aladağların etrafından yaşayan Oğuz’un oğulları Kayı, Bayındır, Çepni, Avşar, Kınık, Kızık ve diğerleriyle ilk defa buluşuyor. Bu buluşmada, beş yüz yıldır ayrı yaşayan kardeşler kucaklaşıp büyük Türklük ülküsünü yeniden dillendiriyorlar.