Elinizdeki kitap, Pierre Klossowski’nin, Sade’ı bütünlüklü bir analizden geçirdiği 1947 tarihli çalışması Sade Mon Prochain ile bu çalışmaya bir nevi yeni bir bakış açısı sunan 1967 tarihli Le philosophe scelerat olmak üzere, iki ayrı metninden oluşmaktadır.
Sade’ın düşünce sahnesine taşınmasında etkili olan Sade Mon Prochain `Komşum Sade` 1967 yılında tekrar yayımlanmış ancak bu defa kitabın başına Le Philosophe Scelerat `Alçak Filozof` isimli bir makale eklenmiştir. Hem gövde metin hem de sonradan eklenen metne bakarak, yirmi senelik zaman zarfında Klossowski’nin gelişimini izlemek de ayrıca heyecan vericidir.
İlk kitabında yazar, Sade’ci ateizmin teolojinin karşısında olma eğiliminden esinlendiği görüşündedir; Sade’ın, yadsıdığı Tanrı’ya tam da onu yadsımak zorunda hissettiği için bağlı olduğu görüşü çalışmanın omurgasını oluşturmuştur. Ana metnin başına yerleştirilen 1967 tarihli ikinci çalışmasında ise Klossowski, Sade’daki sapkınlığın analizine girişir; sapkınlığın Sade’ın bütüncül ateizminin formülasyonunda nasıl bir rol oynadığıyla ilgilenir ve Sade’ın normatif aklın dilini kullanarak yazıyla kurduğu ilişkinin inceliklerine değinir. Aklın sapkınlıkta rolü nedir? Şöyle der Klossowski: *Akıl Tanrı’dan özgürleşmiş olmayı hedef alıyordu. Sade ise, gizliden gizliye, düşünceyi, yerleşik tüm normatif akıl yürütmelerden özgürleştirmek istiyordu: Bütüncül ateizm, insanmerkezci aklın sonu olacaktır.*
Yazar, düşüncelerini pek çok farklı perspektiften bize aktarmış olsa da, söz konusu Sade olduğunda, tüm arayolların Sade’ın ironisiyle kesişen tek bir yola çıktığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla Klossowski’nin her iki metnini okurken de, söylediklerinin güncelliğini buz gibi koruduğunu görerek etkilenmemek mümkün değil. Ortaya koyduğu içinden çıkılması neredeyse imkansız çelişkilerle, erdemle rezaletin iç içeliği ve suç ortaklığında toplum tarafından kabul görme ama bunun yanında tüm farklılıklarını muhafaza etme isteği, kendiyle mukayese etmeye ihtiyaç duyduğu ölçüde yadsımak istediği ötekinin gerçekliğine perçinlenişi Sade’ı hala bizim komşumuz kılmakta, bizi bilinmeyenin arayüzüne taşımaktadır.