Tükendi
Stok AlarmıRobert bir açıklığa çıktı, alevler etrafında kuduruyor ama ormanın bu bölümüne dokunmuyordu. Aslında, yanan tek şey, hemen önünde duran insandı. Robert öksürerek havayı içine çekti, ardından tekrar odaklandı. Çok geçmeden hatasını fark etti. Bu kesinlikle Mark değildi; ona hiç ama hiç benzemiyordu. Orada, kendisinden yalnızca birkaç metre uzakta, eski düşmanı duruyordu: De Falaise.
Evet, adam tutuşmuştu; sarı ve kırmızı alevler üzerinde dalgalanıyordu ama görünüşe göre, onu yakmıyordu. Robert donakalmıştı. Bu adamı son kez gördüğünde, onu öldürmüştü ve o gün de etraflarında bir yangın vardı. Adamın vücudunda Robert’ın saldırısının kanıtları vardı: De Falaise’in artık gözleri yoktu ve sürekli ağzını açıp kapatıyor olmasına rağmen, Fransız artık konuşamıyordu (bu Robert’ın adamın boğazına bir oku ittirebildiği kadar derin bir şekilde sokmasının bir sonucuydu.) Tıpkı bir vampirin işini bitiren bir kazık gibi kalbine girmiş olan o ok yerinde yoktu ama adamın vücudunda açtığı delik açık bir şekilde oradaydı. De Falaise bir şeyler diyordu fakat sesi o kadar zayıftı ki Robert söyleneni anlayamıyordu.
Sanki bir kelimeyi tekrar ve tekrar yineliyormuş gibiydi.
İntikam.
*Hiçbir şey unutulmadı.
Hiçbir şey, asla unutulmadı.*