Kahraman delikanlı adeta birkaç defa duraladı, bembeyaz bir çehre ve parlamış gözlerle kendisini zorlayanlara karşı fena fena bakarak: Bırakınız beni, diyordu, gitmeyeceğim! Türk’ün mezarını, yoldaşlarımızın kanını İspanyol namertleri çiğneyecek. Ben ölmek istiyorum size ne? Şuraya bak, işte o aslan Mehmed Reis göğsüne vuran bir gülle ile şuraya düşmüştü. Evet, tam oraya, koştum o sıkıntılı vakitte sırtıma yüklendim, ölmez sanıyordum. Hâlbuki çoktan cennete uçmuş. Daha ileride benim mert kardeşim, yoldaşım Süleyman düşmüştü... Onu da ileriye gömdük. Toprağı daha kurumadı. Demir kalbi daha erimedi. Bırakın beni!... (Baba Oruç’tan)