Tükendi
Stok AlarmıKoronavirüs salgını ve kapitalizmin şiddetlenen krizi, burjuva toplum düzeninin aşılmasının ne derece zorunlu olduğunu bir kez daha gösterdi. Kapitalizmin her yerinden yeni bir kriz fışkırıyor. Bir gün ekolojik krizden, ertesi gün sağlık krizinden, bir sonraki gün kadına yönelik cinsel şiddet ve sömürüden, bir başka gün göçmen akını krizinden söz eder olduk. Borsaların çökmesi, işsizliğin rekor kırması, batan tekellerin kurtarılması ve daha pek çok görünümü ile bunlara ekonomik krizleri eklediğimizde neredeyse kapitalizmin şu ya da bu krizinden söz etmediğimiz gün geçmiyor. Üzerimize adeta boca edilen bu krizler birbirinden bağımsız olmadığı gibi gelişmesinin sınırlarına dayanmış olan sermaye üretim ilişkilerinin ve ona tekabül eden burjuva toplum biçiminin varoluşsal krizinin semptomlarıdır. Krizler kadar ayaklanmalar da dünyamızı sarsıyor. Her an şu ya da bu ülkede yeni bir ayaklanma haberi düşüyor medyaya. Ekolojistler, kadınlar, yoksullar, işsizler, işçiler, gençler sermayenin şu ya da bu krizine karşı sokakları burjuvaziye dar ediyorlar. Tıpkı krizler gibi bu ayaklanmaların her biri diğerine bağlı ya da diğerini tamamlıyor. Kapitalizmin varoluşsal krizinin bir yanı çürüme ise diğer yanı dirilmedir. Bu dirilme de kapitalizm tarihinin şu ya da bu zamandaki herhangi bir dirilmesinden farklı olarak kapitalizmi mezara gömecek olan toplumsal devrimin belirtileridir.
Zafer komünizmindir.