Hemen her dinin doğuş ve ilk kurumsallaşma sürecinden itibaren muhatap olduğu “içeriden” eleştiri ve tazyiklerin bazen yapıya bazen de teorik çerçeveye yönelik olarak ortaya çıktığı söylenebilir.
Yahudi, Hristiyan ve Müslüman toplumların tarihsel tecrübeleri üzerinden yaşanan din eksenli ayrışmaların, belli başlı gerilim noktalarının dayandığı teorik çerçeveler içinde ele alındığı bu kitapta temel amaç dinî bölünme ve saflaşma pratiklerinin sosyolojisini açığa çıkarmaktır. Kuşkusuz bu çaba teo-politik yaklaşımlardan, dinî ve mezhebî bölünmeleri kışkırtan anlaşmazlıklara, ahlaki tutarsızlıklardan siyasi çıkar beklentilerine kadar pek çok noktada ihtilafların belli başlı yönlerini dikkate almayı gerektirmektedir.
Bu kitapta ayrıca dinî ikaz ve protesto hareketlerinin daha çok Avrupa merkezci bir bakış açısıyla ele alınmasına itiraz edilmekte, örnek olarak eldeki mevcut teorilerin Müslüman toplumlardaki belli başlı süreçleri açıklamaya yetmediği iddia edilmektedir.