Bu çalışmada; modernitenin unutulan, görmezden gelinen, toplumsalın kıyısında yaşayan farklı kimliklerin çok az bir kısmının, kamusal alanda görünürlüğünün panoramik bir fotoğrafı çekilmiştir. Postmodernite, ‘mikroya yaptığı vurgu’ ile insanda ve sosyal bilimlerde yeni bir tartışma heyecanı yaratmış fakat zamanla bu heyecan yerini kafa karışıklığına yol açan ve sadece sorunları teşhis eden bir reçeteye dönüşmüştür. Moderniteyi, büyük anlatılara ve çözümlere hazır reçete sunması gerekçesiyle eleştiren postmodernite de sert eleştirileri hak eder pozisyona yerleşmiştir artık. Buna ek olarak, kendi dünyalarında yaşayan mikro kimliklerin tanınması, haklar ve sorumluluklar silsilesinde sosyal adaletin yeniden dağıtılması söylemi de maalesef başarısızlıkla sonuçlanmış ve yeni bir belirsizlik/çözümsüzlük tezahür etmiştir. Buna rağmen, her yerel kimliğin kendi penceresinden, ontolojik ve epistemolojik kültürel/sosyal sorunların aktarılması, bilimsel yazında oldukça önem arzetmektedir. Çünkü ‘yaralı ve damgalı’ bedenlerin sorunlarının yazıya dökülmesi ve normatif bir metne dönüşmesi; sorunların sadece teşhis edilmesini değil en uygun çözümlere de kapı aralayacağı varsayılmaktadır. Ayrıca teşhis ve tedaviye uygun üretilecek sosyal politikalarda da bir veri olarak politika yapıcılarının göz önünde bulunduracağı düşünülmektedir.
Bu bağlamda çalışmada, iki çalışma dışında, geri kalan bütün çalışmaların somut verilerle desteklendiği alan çalışmalarından elde edilen bulgular yer almaktadır. Çalışmaların hepsinde kimliğin inşa edilmiş, akışkan ve çoklu anlamlar içerdiğine dair konstrüktivist bir bakış göze çarpmaktadır. Araştırmacılar ise, raslantısal ve birbirinden habersiz bir şekilde, farklı kimlikleri farklı zamanlarda kendilerine dert edinmişlerdir (parçalar arası etkileşim). Bir bakıma, görmezden gelinen kimlikleri kendilerine analiz konusu yapmışlardır. Buna ek olarak araştırmacıların mütevazi söylemle dillendirdikleri ve tartıştıkları veriler okuyucuya sunulmuştur.