Batılılar tarih yazarken biz Türklere de özel bir yer ayırdılar. Bu tarihe göre biz neredeyse hiç yokuz. Orta Asya’da mantar gibi bir gecede bittik. Tarımın ne olduğunu bilmezdik ve hiç uygar değildik. Barbar göçebe bir toplumduk ve beslediğimiz sürüler nereye giderse biz de arkalarından giderdik. Tek özelliğimiz, çok iyi at binmekti. Bunu da at beslediğimiz için bilirdik. At beslemeyi ise, bozkırlarda yaşa- dığımız için zorunlu olarak öğrenmiştik. Ancak üzengiyi bile biz bulmamıştık, çünkü uygarlıkla ilgili ne öğrendiysek hep Çinlilerden, Farslardan, Araplardan ya da Romalılar- dan öğrenmiştik. Çok iyi at bindiğimiz için de, tarih boyu hep bu uygar toplumlara saldırmıştık. Onları yenmemize karşın, daha sonra onların yüksek kültürü altında ezilmiş ve onlardan uygarlık öğrenmiştik.
Tümüyle Türk düşmanı olan bu düzmece tarihe karşı Mustafa Kemal Atatürk’ün çabalarıyla Türk Tarih Tezi oluşturuldu. Atatürk, uygarlığı aslında biz Türklerin kurduğunu öğretti bize. Ancak onun ölümünden sonra iş başına gelen Amerikan mandacıları, ABD’nin isteğiyle Türk Tarih Tezi’ni geri çekti. Sonra da bize Batılıların yazdığı Türkleri aşağılayan ve küçümseyen tarih öğretildi. Bu düzmece tarih bize öyle belletildi ki, içimizden birçok kişi artık iyice mankurtlaşıp Türkleri Batılıların tanımladığı gibi görmeye başladı. Bu düzmece tarihe karşı çıkanları ise, “Bütün dünyayı Türk yapmakla” suçladılar. Çünkü Türküm demek ve Türk tarihine sahip çıkmak faşistlikten başka bir şey değildi!
Bugün İran olarak adlandırılan bölgenin tarihinde de Türkler neredeyse yoktur. Selçuklular bile Türk sayılmaz. Onlar İran’a girer girmez Persleşmiştir. İlhanlılar ise Türk değil, Moğoldur. Moğollar Türk değildir, ancak Türkler gibi geri bir toplumdur. Eski kaynaklar Moğolların Tatarlar olduklarını yazsa da, Batılı Tarihçilere göre bu doğru değildir. Safeviler, Afşarlar, Kacarlar gibi daha sonraki yöneticiler de ya Farstır ya da Kürt. En kötü olasılıkla Persleşmiş Türklerdir.