Günümüz dünyası bitmek tükenmek bilmeyen bir değişimin kulakları ve kalpleri sağır eden uğultusu ile dolu. Siyaset, ekonomi, sosyal medya, eğlence ve teknoloji gibi birçok alan, gösterdiği gelişmelerle sürekli dikkatimizi çekmeye ve kendine yöneltmeye çalışıyor.
Kalplerimize ve maneviyatımıza hücum eden birer düşman gibi kıyasıya yarışıyor gibiler sanki. Onlar bu yarışlarında başarılı oldukça bizler ‘tüketmeye’ teşvik ediliyor, sahip olma arzumuzla şahitlik mükellefiyetimizin üzerini örtüyoruz.
Bu nedenle olsa gerek ki adını ‘modern’ koyduğumuz, bu paslı ve beyazları iyiden iyiye kirletilmiş iklimde her birimiz programlanmış tüketiciler hükmündeyiz artık.