İnsan hakları zırh gibidir: sizi korurlar; kurallar gibidirler çünkü size nasıl davranmanız gerektiğini söylerler ve onlar yargıç gibidir¬ler çünkü onlara başvurabilirsiniz.
Duygular gibi soyutturlar ve duygular gibi herkese aittirler ve et¬raflarında ne olursa olsun var olurlar.
Doğaya benzerler çünkü çiğnenebilirler ve yok edilemeyecek¬leri için ruh gibidirler. Zaman gibi hepimize denk-eşit davranıyor¬lar:
Zengin ve fakir, yaşlı ve genç, beyaz,sarı,kızıl ve siyah, uzun ve kısa. Bize saygı gösterirler ve başkalarına saygılı davranmamızı is¬terler.
Bazen nezaket, doğruluk ve adaletin tanımında farklılık göste¬rebiliriz, ancak onlarla hayatta karşılaştiğımızda onları kesinlikle ta¬nıyacağız.
Hak, haklı olarak ileri sürdüğümüz bir iddiadır.
Karşı taratin uygun sözler veya garantiler vermesi koşuluyla, in¬sanların tüm bunlara güvenme hakkı vardır.
Ancak insan hakları farklı nitelikte taleplerdir: Karşı taratin va¬atlerine veya garantilerine bağlı değildirler.
Bir kişinin yaşam hakkı, bir başkasının onu öldürmeme sözü ver¬mesine bağlı değildir. Hayati buna bağlı olabilir ama yaşam hakkı buna bağlı değil.
Yaşam hakkı bir şeye bağlıdır: Onun insan olmasına.
İnsan haklarını tanımak, her insanın aşağıdakileri talep etme hakkına sahip olduğunu kabul etmek anlamına gelir: Ne söylerse¬niz söyleyin ne yaparsanız yapın, bu haklara sahibim, çünkü ben de sizin gibi bir insanım. İnsan hakları her insanın doğasında vardır.
İnsan haklarına saygı talebi doğası gereği ahlakidir ve ahlaki de¬ğerlere dayanmaktadır.