Tükendi
Stok AlarmıXV. yüzyıldan itibaren modern çağın başlamasına kaynaklık eden Rönesans, Reform, feodalitenin dönüşmesi, din-devlet ilişkilerinde çatışmalar, mezhep savaşları, iç isyanlar, ulus devletlerin iç ve dış savaşları, coğrafi keşiflerin, sömürgeciliğin ve uluslararası ticaretin gelişmesi, ulusal ve uluslararası küresel pazarların ve onları örgütleyen kentlerin (bourg) ve kentlilerin (bourgeoise) doğması gibi tarihi kökenler sosyal, siyasal ve ekonomik alanda yaşanan baş döndürücü değişimlerin ortaya çıkmasına ve modern ideolojilerin de tarihi kökenlerinin ve felsefi kaynaklarının şekillenmesine kaynaklık etmiştir. Modernleşme sürecinin kuruluş evresinde yaşanan tüm bu tarihsel, sosyal, siyasal, dini, kültürel ve ekonomik krizlere ve onların çözümlerine yönelik modern ulus-devletlerin siyasal iktidarına meşruiyet arayışının doruk noktaya çıktığı XVI. ve XVIII. yüzyıllar arasında Machiavelli, Bodin, Hobbes, Locke, Rousseau ve diğer birçok modern çağ düşünürünün siyasal alan başta olmak üzere hemen her alanda akıl, bilim, din-devlet ilişkisi, sekülerizm ve mülkiyet ilişkisini merkeze oturtması ile devam eden modern devletin inşa teorileri, dört asır boyunca süren bu krizlere çözüm arayışı bağlamında üretilmiştir. Fransız devrimi ile sonlanan bu ‘kuruluş’ dönemi XIX. ve XX. yüzyıllar boyunca modern ulus-devlete ve onun ürettiği bu modern krizlere yeni çözüm arayışları ve eleştirileri ile ortaya çıkan modern ideolojiler çağına evrilmiştir. Dört yüzyıl boyunca süren modern devletin kuruluş sürecinde yaşanan tüm krizlere iki yüzyıl boyunca da liberalizm, sosyalizm, faşizm, anarşizm ve muhafazakârlık gibi modern ideolojiler tarafından çözüm yolları aranmıştır. Bu yüzden Fransız Devrimi ile başlatılan modern düşüncenin en önemli ürünü hiç şüphesiz modern ideolojiler olmuştur.
Rönesans, Reform, İngiliz, Amerikan ve Fransız devrimleri, modernleşme, sanayi devrimi, bilimsel devrimler, Aydınlanma, ulus-devletlerin kurulması gibi değişimler sonucu tarih sahnesindeki etkinliğini yitiren dinlerin yerine ikame edilen modern ideolojiler özellikle XIX. ve XX. yüzyıllarda küreselleşmenin de etkisiyle çok geniş yayılma alanı bulmuşlardır. Aslında bu yüzyıllar tam da ideolojilerin yüzyılıdır. Bu yüzyıllarda meydana gelen üç ana gelişme ideolojilerin yayılmasına etki etmiştir: Yeni basın-yayım araçlarının ve yeni eğitim sistemlerinin gelişmesi ile kitlelere ulaşma imkanının artması; aydınların/ideologların fikir üreticisi olarak toplumda giderek önemli rol alması ve başta sanayi devrimi olmak üzere Fransız devrimi ve diğer sosyal, siyasal ve ekonomik çalkantıların doğurduğu meşruiyet, bütünleşme, kimlik, temsil, katılım ve bölüşüm krizleri. Tüm bu gelişmelerin insanları yabancılaştırması ve tarihe, siyasete ve hayata dönük kimlik ve aidiyet arayışlarını tetiklemesi modern ideolojileri tarih sahnesine çıkartmıştır. Sosyal yapıda meydana gelen kırılmalar sosyal, siyasal ve ekonomik alanda kimlik ve sınıf ‘farklılaşmalarını’ ortaya çıkartmıştır. Modern ideolojiler ise farklılaşmış toplumların bir fikir yapıtı olarak tüm bu parçalanmışlıklar içinde ‘anlamlı sistematik bütün’ arayışı olarak belirmiştir. İdeoloji, önemli toplumsal ayrımların belirmeye başladığı modern toplumun ve yeni sınıfların kendine iktidar ve meşruiyet ilişkisi çerçevesinde modern kaynaklar üzerinden yeni bir hayat felsefesi, yaşam çerçevesi ve ‘yol haritası’ bulma çabası olarak yerel/ulusal düzenden evrensel alana genişleyerek küresel emperyal bir hegemonya inşa etme amaçlılığının araçsallığına evrilmiştir.