Weber derin bir bilgi, çetrefilli bir dil ve yoğun bir kavramsallaştırmayla, anlaşılması zor ve yanlış anlamaya müsait eserler vermiştir. Kuşkusuz Max Weber`in geliştirdiği anlayıcı sosyoloji ulaştığı sonuçlar ve kullandığı yöntem bakımından eleştiriye açıktır ve eleştirilmesi gerekmektedir, lâkin Weber`i eleştiren yaklaşımların bir çoğu maalesef yanlış anlaşılmadan veya tam olarak anlaşılamamadan kaynaklanmaktadır. Bunda da en çok Weber`in ağdalı dili ve pozitif olmaktan daha çok idealist felsefeye dahil edilebilecek bir metodoloji kullanmasının payı bulunmaktadır.
Weber, Batıda özellikle Karl Marx ile birlikte kendisinden sonra gelen bütün sosyal bilimcilerin bir şekilde yüzleşmesi ve hesaplaşması gereken bir sosyal bilimci olmuştur. Onu böylesine etkili kılan hususlardan birisi de kuşkusuz ilgi alanlarının hukuktan iktisada, din tahlillerinden siyasal bilimlere kadar bir çok konuyu kapsaması ve bu alanlarla ilgili temel eserler vermesidir. Günümüzde Weber`e yapılan atıflar bir tarafa Weber üstüne yapılan çalışmalar bile artık başlı başına bir literatür oluşturmaktadır. Bu da kaçınılmaz olarak Max Weber sosyolojisinin ne olduğuna dair bir merakı ve ilgiyi uyandırmıştır. Elinizdeki eser hem bir sosyoloji ustasının, Hukuk sosyolojisinden ne anladığını ve hem de bir disiplin olan sosyolojinin, nasıl meydana geldiğini göstermesi açısından klasik bir metin olma özelliği taşımaktadır.