26 Ağustos 1997
Saat: 02.23
Yer: Kayseri
Tüm Kayseri`nin kısaca “Hacı“ diye tanıdığı Hayrullah Gesili`ye evinde, gecenin kör karanlığında çalan telefondan, kardeşinin bir çifte cinayetin sanığı olarak tutuklandığı bildiriliyordu. Ankara`ya doğru arabayla yol alırken, Hacı geçmişine doğru bir yolculuğa da başlamıştı. Cinayet Masası baş komiserlerinden Yağız Balcı, maktullerin Savunma Bakanı ve Türkiye`de devlet ihalelerine giren büyük yabancı şirketlerin danışmanlığını yapan, “%100 Sevil“ diye tanınan Sevil ötüşken olması nedeniyle olayın daha “derin“lerde yatan “neden“lerle açıklanabileceğini anlamıştı.
Hacı, medyaya kalsa, sadece göğsüne kadar inen gri-beyaz sakalları nedeniyle tutuklanabilecek bir şeriatçıydı. Gazeteler hiç gecikmeden “siyasi cinayet“, “Yeşil sermaye Ankara`da hesap veriyor“, “28 Şubat`tan alınan intikam“ gibi manşetler atmışlardı. Yağız Balcı denklemin bilinmeyenlerine adım adım yaklaşırken, “olmuş gibi gözüken“lerin ardındaki gerçeklerin bile, gerektiğinde nasıl değişikliğe uğrayabileceğini görecekti.