Liberalizm devlet kanalı ile insan davranışlarını yönlendiren yöntemlerin içine yerleştirilmiş rasyonelliktir. Rasyonalizm öğretisi bireysel tercihleri öngörülebilir kıldığından sömürü için vazgeçilmez bir araçtır. Kapitalist düzende öngörmek *güvenliği sağlamak* yani sistemi korumak ile eş değerdir. Bu nedenle piyasa ekonomisinin temelinde güvenlik dispositifi yatar. Neoliberaller için güç, kontrol altına alınabilecek *bilince sahip* bir organizmadan ibarettir. Kapitalist bir sistemde egemenin temel hedefi nüfusu oluşturan bireylerin beyinleri ve bedenleri üzerinden mutlak bir hakimiyet kurmaktır.
Tahakküm üzerine şekillenen neoliberal sistemin kaotik yapısı bireyi köksüzleştirir. Ajanlar, kapitalist piyasa toplumunun üyesi olmak zorunluluğu hisseder. Kendinden büyük bir örgütün vazgeçilmez bir bileşeni haline gelerek aidiyet hissini pekiştirmek isteyen birey, sistemin yapısının durağan mı yoksa kararsız mı olduğunu idrak edemez. Bu kavrayış eksikliği, bireyi giderek artan bir kaygıya sürükleyerek ruhsal çöküntüye neden olur. Bu çöküntü, kimi bireylerde paranoyak ve şizofrenik eğilimler ile kendini belli ederken kimi bireylerde nevroz olarak tezahür eder. Ruhsal sapmaların; kimde, ne zaman ve nasıl belireceğinin asıl belirleyicisi psişedir. Bu karmaşık işleyişi içselleştirmek amacıyla birey davranışlarını irdeleyen araştırmacıların karar alma sürecini şekillendiren içsel ve dışsal etkenlere eş anlı odaklanması elzemdir.