D`Holbach, bu yapıtında insanı hem kendi türüyle hem de din adamlarının düşselliğince mevcut olduğu varsayılan tinsel varlıklarla olan ilişkileriyle irdeliyor; boş inançları,
bağnazlığı ve hoşgörüsüzlüğün yanılgıları ve kötü sonuçlarının kaynağına iniyor; arı bir ahlakı yücelterek, içinde bulunduğumuz toplumda mutluluk ve huzurla yaşayabilmemiz için incelikli, hoşgörülü, yardımsever olmamızı öğütlüyor.
D`Holbach`a göre, insanın mutsuzluğunun temel nedeni, çocukluktan başlayarak aktarılmış önyargılar ile doğaya ilişkin bilgisizliğidir. Doğayı tanımayan insan karanlık düşlemlerin ardına düşer. Birtakım aşkın varlıkların düşlemlerinden yardım umar. Doğanın doğru yolunu bilmediğinden doğru yoldan sapar. Papazlar ve tiranlar kendi çıkarları için bu bilgisizliği kullanırlar. Aklının bilincinde olmayan ve değerini bilmeyen insan bu çıkar gruplarının zincirleriyle bağlı bir yaşama saplanıp kalır olur. Her türden teoloji bu yalanları insanlar arasında yaymaktadır ve bunlardan tümden kurtulmak gerekir. Bunun yolu da insanların doğayı tanıyarak kendi akıllarının değerini bilmeyi ve saygı duymayı öğrenmeleri, cesur olmaları ve aşkın düşlemlerle oyalanmak yerine doğruluk, iyilik ve barış sevgisinin ardından gitmeleridir; çünkü, ahlaktan başka gerçek din yoktur.
(...)
D`Holbach diyor ki kısaca, boş inançla boş boş bakma; akılla, bilimle, erdemle dol da öyle
bak kendine ve dünyaya....
Elinizdeki çeviri Le Système de la Nature`ün bütün halinde ilk çevirisidir.