Şu anda dünya nüfusunun yaklaşık dörtte biri, deniz seviyesinden iki metreden daha az yükseklikte bulunan arazilerde yaşamakta. Son IPCC değerlendirmesine göre, düşük rakımlı bölgelerde yaşayan yaklaşık bir milyar insanın, 2050 yılı kadar erken bir tarihte deniz seviyesindeki yükselme ile fırtına dalgaları riskine maruz kalacağı tahmin edilmektedir. Liderlerimizi daha iyisini yapmaları için sürekli olarak baskı altında tutarsak, bu hâlen önüne geçebileceğimiz bir durum.
Gözlemlemiş olduğumuz üzere, 1,2 °C’lik bir ısınma, doğayı ve insan topluluklarını tehlikeli ve yaygın bir bozulmaya maruz bıraktı. Bir de 1,5 °C, belki 2 °C ve hatta 4 °C’lik bir küresel ısınma neticesinde açığa çıkabilecek etkileri hayâl edin. Şu anda, dünyanın pek çok bölgesinde ve özellikle de Afrika, Güney Asya, Orta ile Güney Amerika, Kuzey Kutbu ve küçük ada ülkelerinde artarak biriken ve büyümekte olan risklerle başa çıkamıyoruz.
1,5 °C’ye ulaştığımızda, birçok ekosistemin uyumlanabilme sınırına da erişmiş olacağız ve durum giderek daha kötü bir hâl alacak. Şu ana kadar yaşanmış olan küresel ısınmaya tepki olarak karasal, tatlı su ve deniz ekosistemlerinde yer alan türlerin yarısından fazlası coğrafi dağılımlarını değiştirmiş bulunuyor. IPCC’ye göre, 2 °C eşiği aşıldığı zaman dünyanın düşük rakımlı kıyı şehirlerinde, küçük adalarında, çöllerinde, dağlarında ve kutup bölgeleri gibi bazı başka konumlarında herhangi bir uyumun sağlanabilmesi, basitçe ifade etmek gerekirse, mümkün olmayacak.