Her dilde “çocuk” kavramını ifade eden bir kelime olduğu muhakkaktır ancak bu kelimelerin kökenine baktığımızda ortak anlayışlar olduğu kadar farklılıklar da göze çarpmaktadır.
Hristiyanlıkta çocuk, Âdem ile Havva’dan gelen ilk günah olarak kabul edilir. Çocuk, yapılan vaftiz töreni ile bu günahkârlıktan arındırılıp, yeni bir ünsiyet kazandırılarak kutsal alanın sınırlarına dâhil edilir.
Yahudiler aile, ataerkil bir yapıya sahiptir. Bu aile yapısının bir gereği olarak kocanın eşi üzerinde büyük bir hâkimiyeti vardır. Bu hâkimiyet ilk insanın karısının (Havva) cennetteki itaatsizliğine ve kocasını yanıltmasına inanılması sebebiyledir. Kitâb-ı Mukaddes’teki bazı ifadeler, kadının evlenme akdinde taraf değil, akdin konusu olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu inançların aksine İslamiyet’te her çocuğun dünyaya tertemiz geldiğine inanılır. Her çocuk kıymetlidir ve yaşama hakkına sahiptir. Çocukluk, İslamiyet’te geniş ve ayrıntılı olarak ele alınan bir konudur. Çocuğun, anne ve babasına bir emanet olarak verildiği anlayışı esastır.