765 sayılı TCK da çevre suçları düzenlenmemişti. 5237 sayılı TCK da ise Topluma Karşı Suçlar başlıklı üçüncü kısımda, Çevreye Karşı Suçlar başlıklı ikinci bölümde, çevre suçları hüküm altına alınmıştır. Hayatın her alanında, her türlü düzensizliği ceza yaptırımlarıyla karşılayan 765 sayılı TCK`da çevre suçlarının yer almaması, bilinçli bir tercih miydi yoksa zamanla çevre bilinci oluştu ve 5237 sayılı TCK ile çevreye karşı suçların, ceza kanunlarıyla karşılanması ihtiyacı mı doğdu? Bu soruya, 765 sayılı TCK`da çevre suçlarının düzenlenmemesinin bilinçli bir tercih olduğu, 765 sayılı TCK`nın geçerli olduğu dönemde çevre sorunlarının, idari yaptırımlarla karşılanmasının tercih edildiği yönünde cevap vermek gerekir.
5237 sayılı TCK ile çevre suçları düzenlenirken, konunun idari yaptırımlarla karşılandığı dikkate alınmamış, mevzuatta gereken değişiklikler yapılmaksızın aynı eylemler yeniden yaptırım altına alınmıştır.
Bu çalışmada, çevre sorunlarının hem idari yaptırımlarla hem de kriminal hükümlerle düzenlenmiş olmasının ne bis in idem ilkesine aykırılığı değerlendirilmiştir. Ayrıca 5237 sayılı TCK`da düzenlenen çevre suçlarının, kanunilik ilkesini karşılayıp karşılamadığı üzerinde durulmuştur.
Sonuç olarak 5237 sayılı TCK`da düzenlenen çevre suçları; gerek ne bis in idem (çifte tehlike), gerekse kanunilik ilkesi açısından sorunludur.