"Asil davranmak için bir insan uzun süre düş görmelidir ve düşler gecenin koynunda beslenir" diyen Jean Genet, bu romanında evrensel bir insanlık hali olarak savaşa ve işgal dönemi Paris`indeki insan ilişkilerine odaklanıyor.
İnsanlar tıpkı aşkta olduğu gibi savaşta da politikanın, idealizmin ve etiğin sınırları aşar; yani aşkta ve savaşta her şey mubahtır. İşte Cenaze Merasimi her şeyin en uç noktalarda yaşandığı o günlerde, insanlar, onları ölüme gönderen hükümetler ve savaş alanlarında çözüme bağlanmaya çalışılan kişisel çatışmalar arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları anlatan fantastik ama bir o kadar da ciddi bir roman.
Bu romanda anlatıcı olarak Jean Genet`nin kendisi var; Alman işgaline direnirken sokak savaşında ölen aşığı Jean var; aşığının Alman işbirlikçisi, Hitler`in de aşığı olan erkek kardeşi var; bir Alman subayını evinde saklayan, şahsında Genet`nin orta sınıfı yerden yere vurduğu Jean`ın annesi var. Bu kitapta tüm güzelliği ve çirkinliği, tüm çıplaklığı ve şiddetiyle aşk var, ihanet var.
"Bir halkın utandığı suçlar onun gerçek tarihini oluşturur. Aynı şey insan için de geçerlidir" diyen Jean Genet, ölüm ve belirsizlik karşısında her zaman iyi bir sığınak olmuş mizahı da bolca kullanarak, savaşta ve aşkta insana neler olduğunu anlatıyor.