Tükendi
Stok AlarmıYargı, yargılama ve yargıçlar halen Türkiye’nin en ciddi meselelerinden birisi olarak kalmaya devam ediyor. Ülkemizdeki yargılamalar bütün eski çağların yargılama usullerini (savaşarak yargılama, ateşle yargılama, asarak yargılama, işkence ile yargılama vb. gibi) hatırlatacak kadar ciddi bir fecaat arz ediyor.
Normandiyalı Fatih William 11. yüzyıldan itibaren yargılama ile savaşı birleştirerek yeni bir dönem başlatmıştı. “Trial by battle” (savaşarak yargılama) yolu savaşta kim üstün gelirse onun hükmünün kabul edilmesi ilkesine dayanıyordu. Türkiye’nin son 20 yılı ise bunun bir başka biçimi olarak “yargılayarak savaşma” ilkesi üzerinden ilerliyor. Mahkemeler ve yargıçlar politik ve askeri sürecin başlıca araçları olarak karşımıza çıkıyorlar. Mahkemeler, savcılar ve yargıçlar yargılayarak savaşmanın en ön cephedeki taşıyıcı güçleri haline geldiler. Yargı mensupları bir siyasi sınıfa dönüşürken kurumsal ve yasal sınırlarından uzaklaşmakta pek bir sorun görmüyorlar. Savaşmakla yargılamak arasındaki mesafenin en kısa yol haline getirilmesi anlamında “savaşarak yargılama” işte o eski çağların bütün o lanetlerini bugünümüze taşıyor. Yargıçlar artık sorunlarımızdan dolayı daha çok sorgulanacakları bir döneme giriyorlar. Politik sorumluluğu doğrudan üstleniyorlar. Savaşın askeri yasasına yani yasaları her an yeniden yarattıkları bir dehşet çağına doğru ilerliyorlar. Yargılama ile infaz, yargıç ile cellat giderek yakınlaşıyor.
Görünüşte her şey yasal ve kurumsal fakat eski çağların savaşarak yargılama ilkesi ile kıyaslandığında neredeyse hiçbir fark yok. Dahası cübbeler artık yargısız infazları saklayamıyor. Cübbelilerin hukukçuluk yetenekleri giderek çözülüyor ve apaçık bir savaşın içinde bütün açık silahları ile yakalanmış olmaktan tedirginlik duymuyorlar. Görünüşte mahkemeler ve yargıçlar var fakat fiziksel savaşın yasası sürüyor. Yargıçlar herhangi bir yasal ve kurumsal gerekçeye ihtiyaç duymaksızın hareket ediyorlar…
Cellatlarım Olabilirsiniz Ama Yargıçlarım Asla, bu tarihsel anın bütün güncel kaydını tutup ortaya koyma amacını taşıyor. Türkiye yargısı infaz yargılamalarında o kadar seri ve yaygın örneklerle dolu ki hepsi üzerine ayrı ayrı odaklanmak mümkün olmadı. Bu nedenle yargı, yargılama ve yargıçlar üzerine bazı temsil edici örnekler üzerinden hareket etmemiz gerekti. Tam bir kayıt için daha çok çalışmak gerekecektir kuşkusuz. Gerçek bir yargının inşasına bir nebze katkı olabilirse ne mutlu bizlere…