Bundan 1450 sene önce Suudi Arabistan`ın coğrafyasında yaşayan insanların, insanlığın hakları hiçe sayıldığı, adaletin adaletsizlik temellerinin üzerine inşa edildiği, kız hakların hiçe sayıldığı, yüksek zümrenin kimsesizlere zulmettiği, kölelerin yaşam kalitesi bir hayvandan farksız olduğu, güçlülerin zayıfı ezdiği, fakir halk tebaanın bütün haklardan mahrum bırakıldığı, adaletsizlik üzerine kurulan yasalar, çıkarlar gereği oluşan kanunlar, medeniyetsizin medeniyet diye kabul edildiği, şarabın, içkinin, faizin, fuhuşun, hırsızlığın, zinanın yaygınlığı hat safhada olduğu, şeytanla dost olmuş krallıklar, fakiri ezen, isteyeni azarlayan, yetimi itip kakan yöneticilerin bulunduğu bir zaman diliminde, Mekke’nin bir mahallesinde dünyaya biri gözlerini açar. Ve o öyle biri ki Allah ona her daim yardım edecek ve her daim ona yol gösterecektir. O öyle biri ki âleme rehber, onu takip edenlerin ise cennette gitmek isteyenler için bir ışık olacaktır. O öyle biri ki onunla hak galip gelecek batıl da yok olup silinecektir. O öyle biri ki zamanı geldiğinde ona bir kitap indirilecek ve o kitapla yeryüzüne İslam’ı hâkim kılacaktır.