Hikâyemizi anlatırken, bazan Mâverâünnehir’den bahsedeceğiz, bazan Üsküp’ten. Mekke’de aşkın, Medine’de muhabbetin izini süreceğiz. Yanık kalplerimizin merhemini, Hacer anamızın emanetleri olan kardeşlerimizin yurdu Afrika’da arayacak, merhamet pınarlarımızı beslemek için Arakan’a akacağız. Şerefimiz, haysiyetimiz için Kudüs’te coşacak, düştüğümüz yerden yeniden kalkmak için Kosova’ya haber salacağız. Cesaretimizi Anadolu’da toplayıp Bilge Kral’ın yurdunda adaleti haykıracağız. Akmescid’de namazımızı kılıp, Yemen’de yarım kalan türkümüzü tamamlayacağız. Hamaset çıkmazına saplanmadan, tarihin açık yollarında akıl ve gönül yordamıyla yol alacağız.
Tarihçi değiliz, ayrıca kronolojik ve ansiklopedik mâlûmatfüruşluk yapmayacağız elbet. Lâkin yaşanmışlıkların ders pınarından kana kana içmeye gayret edeceğiz. Tarih, öğüt almak isteyenler için hikmetlerle dolu bir okyanus gibidir. Biz de, sizlerle birlikte o deryadan inciler derleyeceğiz.
Recep Can Şen, Mostar yayınlarından çıkan Bizim Hikâyemiz adlı eserinde, yazılmayan hikâyemizin peşine düşüyor. Okuru ecdadın izinde tarihî bir yolculuğa çıkarıyor. Kurduğumuz devletleri, geçtiğimiz coğrafyaları ve gönülleri süsleyen alperenleri anlatıyor.