Gerald Raunig’in Bin Makine adlı kitabı, Antik Çağ’dan günümüze, makine kavramının farklı tarihsel dönemlerde taşıdığı anlamların ve geçirdiği dönüşümlerin soybilimini araştırır. Kitabın temel izleğini, makine kavramına dair iki farklı yaklaşım oluşturur: bir yanda salt teknik bir alet, araç olarak öte yanda toplumsal bir ilişki, bir iletişim, bir mübadele olarak ele alınan makine kavramı. Bu iki farklı makine kavrayışı, hem toplumsal tahakküm ve tabi kılma mekanizmalarının kuruluşuna ve işleyişine hem de toplumsal direnişin, isyanın ve özgürleşme olanaklarının yaratılmasına dair iki farklı okumaya yol açar. İkinci makine kavramını tercih eden Raunig, Marx’ın Grundrisse’deki makine analizini ve genel zekâ kavramını, Deleuze ve Guattari’nin makine ve asamblaj kavramları ile birlikte yorumlar. Raunig açısından mesele, toplumsal bir ilişki, iletişim, mübadele olarak makine kavramının hem kapitalizmin sürdürülmesinin hem de direnişin olanaklarını yaratmasıdır. Burada Marx’ın genel zekâ ve makine kavramları, insanın iletişimsel, duygulanımsal, fiziksel ve entelektüel üretim kapasitelerinin bir yandan sermaye tarafından mülkleştirilerek tahakküm altına alınmasını ifade ederken, öte yandan direnişin ve özgürleşmenin kudretini ifade eder. Benzer şekilde Deleuze ve Guattari’nin savaş makinesi kavramı, *kaçış ile icadın, devlet aygıtından kaçış ile kurma hareketinin, kurucu bir kaçışın icadının bileşimidir.* Raunig, buradan yola çıkarak post-fordist dönemdeki küresel hareketi, özellikle güvencesizler hareketini hem Marx’ın genel zekâ kavramı hem de Deleuze ve Guattari’nin savaş makineleri ve asamblaj kavramları ekseninde, kapitalizmden *çıkış*ın kudreti, özgürleşme arayışı ve başka bir toplumsallık kurmanın olanağı olarak görür.