“Osmanlı padişahları arasında en tartışmalı isim hangisidir?” diye sorsak, çıkacak liste başı isim İkinci Abdülhamid olacaktır büyük ihtimal. Bunun gerekçesi de “Çünkü...” diye başlayıp, bakış açılarının göreceliliğinde ve tanımlama sarkacının zıtlığında kurulan cümlelerle uzayıp gidecektir. Kimileri yere göğe sığdıramayıp onu “Ulu Hakan” ilan ederken kimileri de onu renksel bir nitelemeyle olumsuzlayıp “Kızıl Sultan” yapacaktır. Bu kitap, İkinci Abdülhamid’i ulu-kızıl, iyi-kötü, büyük-küçük, deha-paranoya gibi farklı uç değerlendirmelerle ele alıp mevcut ön yargılar kervanına bir yenisini eklemiyor. Başarılı, büyük, lider, önder ve kahraman olma “sorun çözme” kabiliyetiyle ilgilidir. Bazen ittifak halinde varlığınızı yok etmek için yemin etmiş imkânları, olanca imkânsızlığınıza rağmen savuşturur, bütün sorunları çözüme kavuşturur, kahraman olursunuz. Bazen de bir imparatorluğun imkânları ve imkânsızlıkları vardır elinizde... Ve bir de sayısız sorun... Çözmek istersiniz. İsteğinizde de samimisinizdir. Ne var ki türlü çevresel ve kişisel yetersizliklerin üstesinden gelemez; dış görünüşte sorunları çözüyor görüntüsü vermenize rağmen onları bir türlü çözemez, bütün gücünüzle patinaj yapar, ister istemez “Biçare” olursunuz. Ölümünün 102. Yıldönümünde objektif ve kuşatıcı bir bakış açısıyla kaleme alınan Biçare Hamid’i okuduğunuzda günümüzü de daha iyi değerlendirip, anlayacaksınız.