Sözün ve kalemin dahi donduğu *Sarıkamış Faciası’nı* bilir misiniz? Çoğu, düşmana tek kurşun bile sıkmadan buzdan ve kardan heykellere dönüşen on binlerce Mehmetçiğin, Allahuekber Dağları’na sürülüşünün hazin *beyaz öyküsü’nü…
*Sarıkamış* sadece küçük bir serhat şehri, karlı bir dağ başı değildir. Sarıkamış, milletimizin inancının, sabrının ve direncinin zamana, mekana ve mesafeye karşı ağır imtihandan geçtiği beyaz bir mahşer yeridir. İman, cesaret ve asalet abidesi binlerce Mehmetçiğin donarak şehit düştüğü büyük bir kabr(gül)istandır. *Osmanlı’nın Beyaz Kerbela’sı*, tarih sayfalarında buzdan bir kor halinde ışıldamakta ve milletimizin yüreğini inceden inceye sızlatmaya devam etmektedir. Sarıkamış’ın koynunda ne hayaller, ne acılar gömülüdür.
Turan idealindeki Enver Paşa, Zümrüdü Anka’sına erişmek için ümitsizce çırpındı, menfezler aradı; ancak Sarıkamış geçit vermedi ve on binlerce Mehmet’i bağrına çekti. Sarıkamış ve Allahuekber Dağları, beyaz kefenlere bürünüp ebedî uykuya dalan aziz şehitlerimizi hürmet ve şerefle koynunda ağırlamakta.
Sarıkamış Harekâtı yıllardır tartışılıyor… Tartışmaların odağında yer alan yakıcı sorular ise hep şunlar oldu:
Koca cihan devleti Osmanlı, hangi şahsi ihtiraslar ve yanlış kararlar uğruna Sarıkamış uçurumlarına itildi? *Turan Fatihi* sevdasındaki Enver Paşa, binlerce insanı dehşetli bir can pazarına nasıl sürükledi? Enver Paşa bir kahraman mı, yoksa hayal avcısı bir *Donkişot* mu? Sarıkamış’ta yaşanan beyaz dramın içyüzü nedir? İşte elinizdeki kitapta buna benzer daha sorunun cevabını bulacaksınız.