*Barış İçin Akademisyenler* girişimi adına, *Kürt sorununda barışçı çözüm* talebiyle yayımlanan *Bu suça ortak olmayacağız* başlıklı bildiri, Türkiye tarihinde akademi üzerindeki belki en kapsamlı baskı uygulamasına vesile oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şiddetli suçlamalarla yetkilileri göreve çağırması üzerine, çok sayıda akademisyen soruşturmaya uğradı, işinden atıldı. 11 Ocak 2016’da yayımlanan bildirinin üzerinden bir yıl geçtikten sonra, takibat, cezalandırma ve göreve son vermeler hâlâ sürmekteydi. Bildiriye imza atan üniversite mensubu sayısının 2.212 gibi hiç küçümsenmeyecek bir rakam olması, bu baskıların akademide geniş bir kesimi doğrudan etkilediğini ortaya koyar. Aşikâr dolaylı etki ise akademik özgürlüğün ve düşünce özgürlüğünün ezilmesi olmuştur. İnsan hakları ve düşünce özgürlüğü alanındaki ön açıcı çalışmalarıyla
bilinen Kerem Altıparmak ve Yaman Akdeniz, bu soruşturma ve suçlandırmaların hukukî açıdan sorgulamasını yapıyorlar. Son derece geniş bir sorgulama bu: Süreci sadece genel hukuk ilkeleri bakımından değil, mevcut yasalar ve disiplin yönetmelikleri bakımından da inceliyorlar. Vardıkları sonuç, söz konusu bildiriyi imzalamış akademisyenlere dönük disiplin ve ceza uygulamalarının her bakımdan hukuksuz olduğudur.