"Benim vicdanım temiz, yalana dayanan bir suçlama ile kirletilemez. Tıpkı yalan ve iftiranın babamın anısını kirletemeyeceği gibi. O, genç Sovyet ülkesini Lenin’in ellerinden dört bir yanı düşmanların -ki bunların bir kısmı içerdendi- tehditleri altındayken aldı ve kardeş sosyalist ülkelerle çevrili, büyük sosyalist bir ülke olarak devretti. Bu suç mu? Bu utanılacak bir şey mi? Hangi kişi kültünden söz edilebilir? Babam, ülkeyi refaha ve zafere götüren bir kaptandı. Bu yüzden ona saygı duyuluyordu. İşte ‘kült’ denen şey tamamen bundan ibaret. Nasıl da iğrenç bir sözcük bulmuşlar. ‘Kült’, secde etmek demektir. Babam seviliyor ve sayılıyordu. Bunun adı kült değil, halk sevgisidir. Anıtları kaldırabilirsiniz, fakat sevgi ve saygıyı insanların yüreğinden söküp alamazsınız. Bu sevgi aziz ve daimidir. Yüz yıl sonra Hruşçov ile Bulganin’i hiç kimsenin hatırlamayacağına eminim. Yoldaş Stalin ise daima hatırlanacak. Bunu bir evlat olarak değil, bir Sovyet insanı, komünist ve diyalektik materyalist olarak söylüyorum."