Bir devlet adamı olarak Atatürk’ün para ve mal ile olan ilişkileri O’nu anlamamız açısından çok önemlidir. Hem *insan Atatürk’ü* hem de *devlet adamı Atatürk’ü* bu şekilde daha iyi tanımamız mümkün olabilir.
*Beytülmal* devlet hazinesi demektir. Türk devlet geleneğinde çoğu zaman *tüyü bitmemiş yetimin hakkı var* deyişiyle ifade ettiğimiz üzere devlet hazinesi, hem tarihi hem de inanç geleneklerimiz açısından çok üst bir noktada görülmüştür ve görülmektedir. Dolayısı ile devleti yöneten insanlardan, millet adına yönettikleri devletin parasını ve malını sarf ederlerken bu anlayışa sadık kalarak hareket etmeleri beklenir.
Milli Mücadele’ye başlarken adeta üzerine giyeceği bir elbisesi bile olmayan Mustafa Kemal Paşa, hayattan ayrıldığı zaman da malı mülkü, parası olmayan bir insandır. Çiftliklerini Beytülmale (Hazineye), İş Bankası hesaplarında bulunan emekli maaşı ile Cumhurbaşkanlığı maaşından biriken paralarını da CHP’nin yönetiminde Türk Tarih ve Türk Dil Kurumlarına bağışlamıştır.
Anadolu’daki deyimi ile söylersek Mustafa Kemal Atatürk *sırtında bir ceketle gelip, bir ceketle gitmiştir.* Tıpkı yeni bir dini, yani İslam’ı tebliğ eden ve 15 yıl İslam Devleti’nin başında bulunan Hazreti Muhammet gibi. Peygamberimiz de öldüğünde terekesindeki malı, bir ibrik, bir kırka ve tüccarda rehin olan kalkanıdır.
Günümüzün aşınan değerleri içinde para ve mal karşısında bu tavrın bir önemi var mıdır? Bilmiyorum. Ama olmalıdır diye düşünüyorum. Bu eseri okuduktan sonra benim gibi düşünen insanların sayısının artacağına da inanıyorum.