Tükendi
Stok AlarmıKutsal olan kanun değil, hukuktur;
kanun hukuktan sonra gelir.
H. Triepel
Kamu Hukuku literatüründe önemli bir yer teşkil ettiğine inanılan normlar hiyerarşisine göre, toplumsal düzeni sağlamak üzere getirilen kurallar arasında kapsam ve nitelik açısından bir sıralama bulunmaktadır. Bu üstlük-altlık sıralamasında çekirdek düzenlemeler içeren Anayasa en üsttedir ve diğer tüm düzenlemeler Anayasaya aykırı hükümler içermemek kaydı ile Anayasa’dan sonra yer almaktadırlar. Ülkemizde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yapılan ve parlâmento kararları dışında kalan işlemler olarak tanımlanması mümkün olan kanunlar ise bu hiyerarşide ikinci basamakta yere sahiptir. Temel norm olan Anayasadaki birçok düzenlemenin kapsam ve ayrıntıları kanunlar ile açıklığa kavuştuğu için, mutlaka kanun ile düzenlenmesi gereken alanların neler olduğu ve kanunla düzenlenemeyip mutlaka Anayasal norma gereksinim duyan alanların neler olduğu konusu birçok tartışmayı beraberinde getirmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararlarının kanun kavramı ekseninde değerlendirilmesi amacını taşıyan çalışmamız, doktrindeki yoğun tartışmalar ile Anayasa Mahkemesinin içtihatları bağlamında büyük öneme sahiptir. Çünkü oldukça soyut ve siyasi bir konu olan kanun kavramı, tercih edilecek yorum tarzına göre şekillenen bir kanun anlayışını doğurmaktadır. Anayasa koyucu veya yasa koyucu, tercihini yasama organını dolayısıyla da yasama işlemlerini güçlendirmek yönünde yapabileceği gibi, yasamanın sahip olduğu yetkileri önemli ölçüde yürütme ile paylaşması noktasında da tercih kullanabilecektir.
İnceleme konumuzun önemli bir tartışma konusunun odağında olması, Anayasa Mahkemesinin kararlarında kimi zaman tutarsızlıkların görülmesi, beraberinde çalışmamız açısından çeşitli güçlükleri ortaya çıkarmaktadır. Bu süreçte karşılaşılan zorluklar öncelikle teorik tartışmalardan ortak bir çıkarımda bulunarak çalışmamızın temelini oluşturmak noktasında olmuştur. Sonrasında ise, Mahkeme kararlarından kanun kavramının yorumlanması amacına hizmet edecek ölçütlerin çıkarılması aşamasında bazı zorluklarla karşılaşılmıştır. Özellikle doktrinde münhasıran kanun kavramını, çalışmamızdaki soru ve sorunlara çözüm olacak nitelikte cevaplayan bir eserin bulunmayışı dikkate değer görülmüştür. 1961 Anayasası döneminde kanun kavramının incelendiği eserin, kanun kavramını daha çok usulî boyutta değerlendirmiş olması ise sorular ve yanıtları açısından bizi tartışmaların ortasında bırakmıştır.
Anayasa Mahkemesinin kanun anlayışına ışık tutmasını beklediğimiz Mahkeme kararları ise, benimsenen bakış açısı yönünden dönem dönem farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıklar, kanunla düzenleme-düzenleyememe alanının sınırları için gerekli ölçütlerin tespitini zorlaştırmıştır. Mahkemenin ortaya koyduğu ortak ölçütlerde kullanılan kavramların muğlaklığı ise bir başka sorunlu durum oluşturmuştur.