Oysa acımasız kara bilgisizliğe ve aşırı duyarsızlığa kurban edilmiş zayıfların iniltileri, kanıtlanmamış ya da düşsel suçlar için katlana çoğala sık sık uygulanan yararsız ve dayanılmaz işkenceler, zindanların içler acısı görünümleri, bunların dehşet vericiliğini, korkunçluğunu artıran baskılar, zavallı ve sefil insanlara en acımasız cellatlarca reva görülen şiddet ve zulüm, onların alınyazılarının belirsizliği görevleri insan zekâsının düşüncelerini yönlendirmek olan yargıçları sözüm ona yargıçları sarsmalıydı. (C.Beccaria, Suçlar ve Cezalar)
Şair ve yazar Şükrü Erbaş der ki “Ayrılık nedir biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte…İnsanın içini dökmekten vazgeçmesidir ayrılık…”
Bu kitapta; Kanun Hükmüne Kararnamelerle görevlerine son verilen her meslek ve statüden vatandaşlardan içini dökmekten vazgeçmeyenlerin yaşadıkları trajik ve trajikomik hikayelerini okuyacaksınız.
Bu kitapta; insanların ne yaptığına değil de ne olduğuna bakıldığını, olgulara değil de algılara göre işlem yapıldığını, yasal ve rutin faaliyetlerin nasıl terör suçu sayıldığını ve mahkemelerin sıradan insanlardan nasıl terörist imal ettiğini göreceksiniz.
Bir paragraftan birkaç sayfaya kadar olan hikâyeleri okurken bazen sinirden gülecek çoğu zaman gözyaşlarına boğulacak, bu topraklarda neler yaşandığına tanıklık edeceksiniz. Alnımız açık, yüzümüz ak, vicdanımız rahat diyoruz ki;
“Muvakkat bu dünyanın,
Müebbet hapsi olmaz
Suça bulaşmayanın,
Ruhu hapse sokulmaz”